İhlas Haber Ajansının muhabiri ve Esat Altungün’ün Basın Danışmanı Zafer Hacısalihoğlu, bir işadamını yaralamanın azmettiricisi olarak yargılandığı davanın, benim de içinde olduğum “paralelcilerin kumpası” olduğunu yazmış bu gün. Mahkemeyi etkileyecek bir şey söyleyip suç işlemek istemiyorum. Ama, o tarihlerde, Kuşadası’nda bir kumpasçı grubun varlığına katılıyorum. Paralelcimi, değil mi bilmiyorum. Bildiğim tek şey o “kumpasçı grup” Kuşadası’nı dizayn etmekten söz ediyordu. Kuşadası’nda tüm gücü ellerine geçirmiş, her türlü entrikayı yapıyordu. Önceki gün yazdığım “Beni sustururlarsa..” ( http://www.adaninsesi.com/makale/beni-sustururlarsa-demistim-14/ )başlıklı yazıda bana yapılanları sıralamıştım. Dolaysıyla onlarla bir araya gelmem zaten mümkün değil. Başıma örülen çoraplar, yapılan entrikalar, hakkımda yazılanlar, ortaya dökülen dedikodularla uğraşıyordum.
Zafer Hacısalihoğlu’nun söylediği FETÖ Paralelci ve Kumpasçıları ise, orada da bir yanlışlık var. Belgeler ve faturalar gösteriyor ki, Altungün ve Hacısalihoğlu’nun Belediyeyi yönettiği dönemde FETÖ’nün yayın organları ihya olmuşlar.
Sonra paralel ve kumpasçılar deyince şöyle bir düşündüm. Hafızamı zorlayıp 2009 seçimleri öncesine kadar gittim. Paralel ve kumpasçıların parmağı olduğundan şüphelendiğim bazı konular geldi aklıma…
O dönemde aday Altungün’ün eşi evde saldırıya uğramış epey yaygara kopartılmıştı. Sonucu ne oldu?
İkiçeşmelik mahallesinde seçim ofisine saldırı olmuştu. Failleri yakalandı mı?
Seçimler bittikten sonra ise, muhaliflerin sindirilmesi için bir el devreye girmişti. Yıllarca Kuşadası’nın her karışı için mücadele veren bir çok isim tek tek itibarsızlaştırılmıştı. Sesini çıkaran eleştiren herkes bir güruhun saldırısına hedef oluyordu, nedeni neydi?
Belediyenin şikayet edildiği soruşturmaların büyük bölümüne, hem aynı isimlerin muhakkik olarak gelmesi tesadüf müydü?
AKP’nin içindeki bir grup ile Belediye yönetiminin sıcak ilişkilerinin nedeni neydi?
Daha onlarca soru var, ama sadece bunlar bile araştırılmaya değer…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Latif Sansür
Pişkinliğin bu kadarı..
İhlas Haber Ajansının muhabiri ve Esat Altungün’ün Basın Danışmanı Zafer Hacısalihoğlu, bir işadamını yaralamanın azmettiricisi olarak yargılandığı davanın, benim de içinde olduğum “paralelcilerin kumpası” olduğunu yazmış bu gün. Mahkemeyi etkileyecek bir şey söyleyip suç işlemek istemiyorum. Ama, o tarihlerde, Kuşadası’nda bir kumpasçı grubun varlığına katılıyorum. Paralelcimi, değil mi bilmiyorum. Bildiğim tek şey o “kumpasçı grup” Kuşadası’nı dizayn etmekten söz ediyordu. Kuşadası’nda tüm gücü ellerine geçirmiş, her türlü entrikayı yapıyordu. Önceki gün yazdığım “Beni sustururlarsa..” ( http://www.adaninsesi.com/makale/beni-sustururlarsa-demistim-14/ )başlıklı yazıda bana yapılanları sıralamıştım. Dolaysıyla onlarla bir araya gelmem zaten mümkün değil. Başıma örülen çoraplar, yapılan entrikalar, hakkımda yazılanlar, ortaya dökülen dedikodularla uğraşıyordum.
Zafer Hacısalihoğlu’nun söylediği FETÖ Paralelci ve Kumpasçıları ise, orada da bir yanlışlık var. Belgeler ve faturalar gösteriyor ki, Altungün ve Hacısalihoğlu’nun Belediyeyi yönettiği dönemde FETÖ’nün yayın organları ihya olmuşlar.
Sonra paralel ve kumpasçılar deyince şöyle bir düşündüm. Hafızamı zorlayıp 2009 seçimleri öncesine kadar gittim. Paralel ve kumpasçıların parmağı olduğundan şüphelendiğim bazı konular geldi aklıma…
O dönemde aday Altungün’ün eşi evde saldırıya uğramış epey yaygara kopartılmıştı. Sonucu ne oldu?
İkiçeşmelik mahallesinde seçim ofisine saldırı olmuştu. Failleri yakalandı mı?
Seçimler bittikten sonra ise, muhaliflerin sindirilmesi için bir el devreye girmişti. Yıllarca Kuşadası’nın her karışı için mücadele veren bir çok isim tek tek itibarsızlaştırılmıştı. Sesini çıkaran eleştiren herkes bir güruhun saldırısına hedef oluyordu, nedeni neydi?
Belediyenin şikayet edildiği soruşturmaların büyük bölümüne, hem aynı isimlerin muhakkik olarak gelmesi tesadüf müydü?
AKP’nin içindeki bir grup ile Belediye yönetiminin sıcak ilişkilerinin nedeni neydi?
Daha onlarca soru var, ama sadece bunlar bile araştırılmaya değer…