Her şey Kuşadası’nda gezinti tekne sahiplerinin artık dayanılmaz hale gelen saldırıları gündeme getirmesiyle başladı. Ahmetbeyli koylarında tur düzenleyen tekne kaptanları, Klaros koyu bitişiğindeki Baradan koyunda kalabalık bir grup gencin dini eğitim yaptığını, üzerinde Arapça yazılar olan yeşil bayraklar taşıdıklarını, söz konusu koya yanaşmak isteyen tekneleri taş yağmuruna tuttuklarını anlattılar.
Temmuz ayının ilk haftasında bir tekne taş yağmuru altında koya yanaşmaya çalışırken birkaç fotoğraf çekildi. Tabi o zamanlar dijital makineler, son model cep telefonları olmadığından sadece bir kare fotoğraf kurtarılabildi. Kıyıda ellerinde bayraklarla öğrencileri gösteren fotoğraf, 10 Temmuz 1993 günü Cumhuriyet Gazetesinde “İrticanın eğitim kampları” başlığı ile manşetten yer aldı. Haberde Manisa ve Denizli’de ortaya çıkarılan diğer kampların haberleri de yer aldı, ama bizim fotoğrafımız haberin simgesi oldu.
Ertesi gün Zaman Gazetesi bana ve Cumhuriyet Gazetesine saldırı başlattı. Zaman Gazetesine göre, hepsi tek tip, şort giymiş ellerinde yeşil bayrakla görüntülenen grup “Biyoloji olimpiyatlarına” hazırlanan gençlerdi.
Diğer gazeteler, dergiler, o yıllarda henüz bu kadar yaygınlaşmamış özel televizyonlar bu konuya geniş yer verdi. Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Hikmet Çetinkaya, köşesinde “Kimler örgütlüyor bu kampları, kimler parasal katkıda bulunuyor? Kampları tek tek ortaya çıkaran gazetecilere gözdağı veriliyor. Arkalarındaki örgüt, Zaman Gazetesi aracılığıyla “tarikat kamplarını” ortaya çıkaran gazetelere karşı amansız bir savaş açıyor” diye yazdı. Zaman gazetesini darbe heveslilerle iş birliği içinde olduğunu söyledi.
Zaman gazetesinin saldırıları arttıkça arttı. Çetinkaya yazısında 15 Temmuz 2016’ya adım adım gelen sistemi o gün yazdı. “Bu gün tarikatların okulları bulunuyor. Bu okullar 12 Eylül 1980 sonrasında hızla arttı. İzmir, Bursa ve İstanbul’da ki bu okullarda ‘tarikat sorumlularının’ seçtikleri çocuklar alınıp yetiştiriliyor. Körpecik beyinler yobazlar ve kaniçiciler tarafından kemirilip Cumhuriyet düşmanı bir kuşak yetiştiriliyor” diyen Çetinkaya, o dönemin iktidarında DYP’ye ortak SHP yöneticilerini göreve davet ediyordu.
Fehmi Koru ise “Darbeciler ile ilişki kurmak kim, biz kim?” dedikten sonra ortalığı karıştırmak için irtica kampları balonuna sarıldığımızı yazdı. Zaman Gazetesinde Hakaretler ve küfürlerle yaptığım haber eleştirildi. Tıpkı bu günlerde birilerinin yaptığı gibi, benden mahkemede hesap sorulacağı yazıldı.
Bazen utana, sıkıla “ben söylemiştim” veya “ben uyarmıştım” cümleleri ile başlarız söze. İşte öylesi bir duyguyla söylemek isterim ki; ülkeyi bu hale getiren sistemli çalışmayı biz 23 yıl önce görmüş, görevimizi yaparak Türkiye gündemine sokmuştuk. İşe yaradı mı, bir şeyleri önledi mi, diye soracak olursanız, ne yazık ki hayır. Belki biraz süreci uzattı. Biraz daha gizli çalışmak zorunda kaldılar. Ama sinsi hedeflerinden hiç vazgeçmediler.
Bazı solcu veya sosyal demokratların, en çok ta AKP iktidarının sınırsız destekleriyle bu günlere gelindi. Ve, İşte sonuç ortada. O günün olimpiyatlara (!) hazırlanan gençleri, bu gün halkın üzerine mermi, meclisine bomba yağdıran insanlar...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Latif Sansür
Ben yıllar önce görmüştüm
Her şey Kuşadası’nda gezinti tekne sahiplerinin artık dayanılmaz hale gelen saldırıları gündeme getirmesiyle başladı. Ahmetbeyli koylarında tur düzenleyen tekne kaptanları, Klaros koyu bitişiğindeki Baradan koyunda kalabalık bir grup gencin dini eğitim yaptığını, üzerinde Arapça yazılar olan yeşil bayraklar taşıdıklarını, söz konusu koya yanaşmak isteyen tekneleri taş yağmuruna tuttuklarını anlattılar.
Temmuz ayının ilk haftasında bir tekne taş yağmuru altında koya yanaşmaya çalışırken birkaç fotoğraf çekildi. Tabi o zamanlar dijital makineler, son model cep telefonları olmadığından sadece bir kare fotoğraf kurtarılabildi. Kıyıda ellerinde bayraklarla öğrencileri gösteren fotoğraf, 10 Temmuz 1993 günü Cumhuriyet Gazetesinde “İrticanın eğitim kampları” başlığı ile manşetten yer aldı. Haberde Manisa ve Denizli’de ortaya çıkarılan diğer kampların haberleri de yer aldı, ama bizim fotoğrafımız haberin simgesi oldu.
Ertesi gün Zaman Gazetesi bana ve Cumhuriyet Gazetesine saldırı başlattı. Zaman Gazetesine göre, hepsi tek tip, şort giymiş ellerinde yeşil bayrakla görüntülenen grup “Biyoloji olimpiyatlarına” hazırlanan gençlerdi.
Diğer gazeteler, dergiler, o yıllarda henüz bu kadar yaygınlaşmamış özel televizyonlar bu konuya geniş yer verdi. Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Hikmet Çetinkaya, köşesinde “Kimler örgütlüyor bu kampları, kimler parasal katkıda bulunuyor? Kampları tek tek ortaya çıkaran gazetecilere gözdağı veriliyor. Arkalarındaki örgüt, Zaman Gazetesi aracılığıyla “tarikat kamplarını” ortaya çıkaran gazetelere karşı amansız bir savaş açıyor” diye yazdı. Zaman gazetesini darbe heveslilerle iş birliği içinde olduğunu söyledi.
Zaman gazetesinin saldırıları arttıkça arttı. Çetinkaya yazısında 15 Temmuz 2016’ya adım adım gelen sistemi o gün yazdı. “Bu gün tarikatların okulları bulunuyor. Bu okullar 12 Eylül 1980 sonrasında hızla arttı. İzmir, Bursa ve İstanbul’da ki bu okullarda ‘tarikat sorumlularının’ seçtikleri çocuklar alınıp yetiştiriliyor. Körpecik beyinler yobazlar ve kaniçiciler tarafından kemirilip Cumhuriyet düşmanı bir kuşak yetiştiriliyor” diyen Çetinkaya, o dönemin iktidarında DYP’ye ortak SHP yöneticilerini göreve davet ediyordu.
Fehmi Koru ise “Darbeciler ile ilişki kurmak kim, biz kim?” dedikten sonra ortalığı karıştırmak için irtica kampları balonuna sarıldığımızı yazdı. Zaman Gazetesinde Hakaretler ve küfürlerle yaptığım haber eleştirildi. Tıpkı bu günlerde birilerinin yaptığı gibi, benden mahkemede hesap sorulacağı yazıldı.
Bazen utana, sıkıla “ben söylemiştim” veya “ben uyarmıştım” cümleleri ile başlarız söze. İşte öylesi bir duyguyla söylemek isterim ki; ülkeyi bu hale getiren sistemli çalışmayı biz 23 yıl önce görmüş, görevimizi yaparak Türkiye gündemine sokmuştuk. İşe yaradı mı, bir şeyleri önledi mi, diye soracak olursanız, ne yazık ki hayır. Belki biraz süreci uzattı. Biraz daha gizli çalışmak zorunda kaldılar. Ama sinsi hedeflerinden hiç vazgeçmediler.
Bazı solcu veya sosyal demokratların, en çok ta AKP iktidarının sınırsız destekleriyle bu günlere gelindi. Ve, İşte sonuç ortada. O günün olimpiyatlara (!) hazırlanan gençleri, bu gün halkın üzerine mermi, meclisine bomba yağdıran insanlar...