Yerel seçimler öncesi başkanın eşine saldıran, seçim bürosunu dağıtanlar ortaya çıkarılamadı. Acaba neden …?
Haber Giriş Tarihi: 20.09.2011 10:43
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
adaninsesi.com
Kuşadası Belediye Başkanı Esat
Altungün’ün medya tetikçisi, kalemşoru Bülent Özipek, yine kendine yakışan bir yazıyla
bana saldırdı. Verilen emri, direktifi yerine getirdi. Yazısında sadece onun
ağzına yakışacak “b.k” gibi çirkin kelimeler, cümleler kullandı. Seviyesi,
kişiliği, insani duyguları, ahlaki değerleri, dürüstlüğünü göz önüne aldığımda
ona yanıt vermeyi kendime yediremiyorum.Bu nedenle o saldırdıkça, onu medya
tetikçisi olarak kullanan Altungün’e yanıt veriyorum.
Ancak,
medya tetikçisine tek bir konuda yanıt vereceğim. Hem kendisinin hem de benim
evlatlarımı çirkin söylemlerine konu ettiği için… Bak Özipek; sen evlat
sevgisi, aile sıcaklığı, mutluluk gibi kavramlara uzak olabilirsin. Senin
deyiminle yetiştirme yurtlarında
sevgisiz büyümüş, insanlardan nefret etmene neden olacak şeyler yaşamış
olabilirsin.. Ama hiçbir şey için evlatlarını öne sürme, o kadar da
alçalma. O iki evladın üzerine yemin
etme. Çocukları ortaya
attığın için ilk ve son defa sana yanıt veriyorum. 1-Ben söylediğin siyasi
oluşumun Aydın temsilcisini aramadım, genel başkanını aradım. 2-Kimse beni
masadan kaldırmadı, benden yüzleşme için o siyasi oluşumun merkezine gelmem
istendi, masadaki belediye başkanına söyledikten sonra kendim gittim. Buna
konunun tüm muhatapları, ve seninde saydığın onlarca kişi şahittir.Sen ya
bilerek yalan söylüyor,olayı başka yöne saptırmaya çalışıyorsun, fazla zaman kaybetmeden bir doktora görün. O ortaya meze yaptığın evlatların senin
emeğinle olmazsa da bu ülkenin yetiştirdiği gençler. Senin çocukların bile olsa
onlara bedduaya izin vermem. Tarsus ile
ilgili konuda da ısrarlıyım. Söylediğini ispat etmeyen, ima dahi eden
“şerefsiz, namusuz ve ahlaksızdır.”
Şimdi
gelelim belediye başkanı Esat Altungün’e…
DBÖ (Derin
Belediye Örgütü) beni fiili olarak susturmadığı sürece, ben konuşmaya,
gerçekleri Kuşadası kamuoyuna aktarmaya devam edeceğim. Onun gerçek yüzünü
herkes görse de, bilinmeyen yönlerini anlatmaya devam edeceğim.
Makyavel,
“amaca ulaşmak için her araç mübahtır” der. Ünlü İtalyan politikacı ve yazara
göre, önemli olan insani, ahlaki, kültürel, dinsel
veya başka değer yargıları değildir, sadece ve sadece amaca ulaşmaktır.
Bu felsefeyi en iyi uygulayan politikacıdır Altungün. Geçmişini
bilenler buna sıkça tanık olmuşlardır. Onunla siyaset yapanları politik
çıkarları için nasıl birer birer terk ettiği bilinir. İnsanlara vaatleri,
verdiği sözleri amacına ulaşıncaya kadar değer taşıdığı anımsanır. Gerektiğinde
nasıl çirkin ayak oyunları sergilediği hatırlanır.
2004 Yerel seçimleri öncesi Altungün, kendi partilisi aday adayı
rakibi ve onun arkadaşları hakkında hiçte ahlaki olmayan bilgileri içeren bir
dosyayı genel başkanına sunmaktan çekinmedi. Kendisinin o dosyada yazılan
yalanlardan çok daha fazlasını yaşadığı halde, amacı için ahlaki olmayan bu
yolu seçmekten çekinmedi. Yine o seçimler öncesi, benimde aralarında olduğum
bazı kişilerin eşlerine, aile bireylerine, hatta kendilerine telefonla küfür ve
hakaret edilmesine göz yumdu. Onun için önemli olan adaylıktı, aday oldu.
Aday olarak atandıktan sonra yaptıklarını unuttu. O günkü ofisime,
Ada Sanatevine gelip kendisini desteklememi istediğinde, bu çirkin olayı sordum.
“Benim ve diğer arkadaşların ailelerini böyle bir şeye nasıl karıştırırsın,
nasıl izin verirsin” dediğimde, bana verdiği yanıt “O emri ben vermedim” oldu
sadece. Ama bilgisi dahilinde olduğunu da kabul etti. Önerisini bu nedenle ret ettim,
kendisini ofisimden gönderdim. Benim Esat Altungün ile temel ayrışma nedenim
budur. Başka onlarca neden daha var ki,
onlar her biri ayrı bir yazının konusu.
2009 yerel seçimlerinde bu olaylar kadarı yaşanmazsa da,
benzerlerini gözlemledik. Altungün, bu kez amacına ulaşmak için kendi ailesini
seçim atmosferinde kullandı. Eşinin saldırıya uğradığını duyurdu. Eşkaller
verildi. Rakipler acımasızca eleştirildi. Saldırı birilerine mal edilmeye
çalışıldı. Bildiğimiz kadarıyla da bu güne kadar hala olayın faili, saldırganı
bulunamadı. Acaba neden?
Sonra Cumhuriyet mahallesindeki seçim ofisine saldırı oldu.
Altungün’ün bayrakları yırtıldı, v.s. Onun failleri de meçhul kaldı. Onlarda
bulanamadı nedense…
İş
vaatlerini, makam mevki sözlerini anlatmama gerek yok. Verilen çeşitli sözler
için belediye yönetiminin bu iki buçuk yılda icraatlarını izlemek bile yeter.
Makyavel’in
ilkesini uygulayıp, amacına ulaşan Altungün, aynı düşünürün diğer ilkelerini de
benimsediğini gizlemiyor. İlkesiz bir politik hırsla Kuşadası’nın değil, kendi
çıkarlarının peşinde gidiyor. Öğretisini örnek aldığı politikacının söylediği
gibi insanlara baskı uyguluyor, korkutuyor, medya tetikçisi aracılığıyla
kendisini eleştirenlere çamur yağdırıyor. Bu gün bana yapılan ahlaksız saldırılar gibi.
Ne
acıdır ki ömrünün sonuna kadar o makamda kalacağını sanıyor. O sıkı sıkıya
sarıldığı felsefenin, asıl sahibine bile başarı sağlamadığını bilmiyor.
Uykudan
uyanmasına az kaldı…
Ama
ne yazık ki iş işten geçmiş olacak. Bugün ona pembe tablolar çizen, paylaşım
sofrasına kurulan ekip üyeleri ile dört duvar arasında karavana kaşıklarken,
Makyavel’in ilkelerinin Yüce Türk Adaletinden daha üstün olmadığını anlayacak.
Ben ise özellikle o gün eğer yayınlanırsa, Ekspres Gazetesinin manşetini merak
ediyorum.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
PANDORANIN KUTUSU -3-
Yerel seçimler öncesi başkanın eşine saldıran, seçim bürosunu dağıtanlar ortaya çıkarılamadı. Acaba neden …?
Kuşadası Belediye Başkanı Esat Altungün’ün medya tetikçisi, kalemşoru Bülent Özipek, yine kendine yakışan bir yazıyla bana saldırdı. Verilen emri, direktifi yerine getirdi. Yazısında sadece onun ağzına yakışacak “b.k” gibi çirkin kelimeler, cümleler kullandı. Seviyesi, kişiliği, insani duyguları, ahlaki değerleri, dürüstlüğünü göz önüne aldığımda ona yanıt vermeyi kendime yediremiyorum.Bu nedenle o saldırdıkça, onu medya tetikçisi olarak kullanan Altungün’e yanıt veriyorum.
Ancak, medya tetikçisine tek bir konuda yanıt vereceğim. Hem kendisinin hem de benim evlatlarımı çirkin söylemlerine konu ettiği için… Bak Özipek; sen evlat sevgisi, aile sıcaklığı, mutluluk gibi kavramlara uzak olabilirsin. Senin deyiminle yetiştirme yurtlarında sevgisiz büyümüş, insanlardan nefret etmene neden olacak şeyler yaşamış olabilirsin.. Ama hiçbir şey için evlatlarını öne sürme, o kadar da alçalma. O iki evladın üzerine yemin etme. Çocukları ortaya attığın için ilk ve son defa sana yanıt veriyorum. 1-Ben söylediğin siyasi oluşumun Aydın temsilcisini aramadım, genel başkanını aradım. 2-Kimse beni masadan kaldırmadı, benden yüzleşme için o siyasi oluşumun merkezine gelmem istendi, masadaki belediye başkanına söyledikten sonra kendim gittim. Buna konunun tüm muhatapları, ve seninde saydığın onlarca kişi şahittir.Sen ya bilerek yalan söylüyor,olayı başka yöne saptırmaya çalışıyorsun, fazla zaman kaybetmeden bir doktora görün. O ortaya meze yaptığın evlatların senin emeğinle olmazsa da bu ülkenin yetiştirdiği gençler. Senin çocukların bile olsa onlara bedduaya izin vermem. Tarsus ile ilgili konuda da ısrarlıyım. Söylediğini ispat etmeyen, ima dahi eden “şerefsiz, namusuz ve ahlaksızdır.”
Şimdi gelelim belediye başkanı Esat Altungün’e…
DBÖ (Derin Belediye Örgütü) beni fiili olarak susturmadığı sürece, ben konuşmaya, gerçekleri Kuşadası kamuoyuna aktarmaya devam edeceğim. Onun gerçek yüzünü herkes görse de, bilinmeyen yönlerini anlatmaya devam edeceğim.
Makyavel, “amaca ulaşmak için her araç mübahtır” der. Ünlü İtalyan politikacı ve yazara göre, önemli olan insani, ahlaki, kültürel, dinsel veya başka değer yargıları değildir, sadece ve sadece amaca ulaşmaktır.
Bu felsefeyi en iyi uygulayan politikacıdır Altungün. Geçmişini bilenler buna sıkça tanık olmuşlardır. Onunla siyaset yapanları politik çıkarları için nasıl birer birer terk ettiği bilinir. İnsanlara vaatleri, verdiği sözleri amacına ulaşıncaya kadar değer taşıdığı anımsanır. Gerektiğinde nasıl çirkin ayak oyunları sergilediği hatırlanır.
2004 Yerel seçimleri öncesi Altungün, kendi partilisi aday adayı rakibi ve onun arkadaşları hakkında hiçte ahlaki olmayan bilgileri içeren bir dosyayı genel başkanına sunmaktan çekinmedi. Kendisinin o dosyada yazılan yalanlardan çok daha fazlasını yaşadığı halde, amacı için ahlaki olmayan bu yolu seçmekten çekinmedi. Yine o seçimler öncesi, benimde aralarında olduğum bazı kişilerin eşlerine, aile bireylerine, hatta kendilerine telefonla küfür ve hakaret edilmesine göz yumdu. Onun için önemli olan adaylıktı, aday oldu.
Aday olarak atandıktan sonra yaptıklarını unuttu. O günkü ofisime, Ada Sanatevine gelip kendisini desteklememi istediğinde, bu çirkin olayı sordum. “Benim ve diğer arkadaşların ailelerini böyle bir şeye nasıl karıştırırsın, nasıl izin verirsin” dediğimde, bana verdiği yanıt “O emri ben vermedim” oldu sadece. Ama bilgisi dahilinde olduğunu da kabul etti. Önerisini bu nedenle ret ettim, kendisini ofisimden gönderdim. Benim Esat Altungün ile temel ayrışma nedenim budur. Başka onlarca neden daha var ki, onlar her biri ayrı bir yazının konusu.
2009 yerel seçimlerinde bu olaylar kadarı yaşanmazsa da, benzerlerini gözlemledik. Altungün, bu kez amacına ulaşmak için kendi ailesini seçim atmosferinde kullandı. Eşinin saldırıya uğradığını duyurdu. Eşkaller verildi. Rakipler acımasızca eleştirildi. Saldırı birilerine mal edilmeye çalışıldı. Bildiğimiz kadarıyla da bu güne kadar hala olayın faili, saldırganı bulunamadı. Acaba neden?
Sonra Cumhuriyet mahallesindeki seçim ofisine saldırı oldu. Altungün’ün bayrakları yırtıldı, v.s. Onun failleri de meçhul kaldı. Onlarda bulanamadı nedense…
İş vaatlerini, makam mevki sözlerini anlatmama gerek yok. Verilen çeşitli sözler için belediye yönetiminin bu iki buçuk yılda icraatlarını izlemek bile yeter.
Makyavel’in ilkesini uygulayıp, amacına ulaşan Altungün, aynı düşünürün diğer ilkelerini de benimsediğini gizlemiyor. İlkesiz bir politik hırsla Kuşadası’nın değil, kendi çıkarlarının peşinde gidiyor. Öğretisini örnek aldığı politikacının söylediği gibi insanlara baskı uyguluyor, korkutuyor, medya tetikçisi aracılığıyla kendisini eleştirenlere çamur yağdırıyor. Bu gün bana yapılan ahlaksız saldırılar gibi.
Ne acıdır ki ömrünün sonuna kadar o makamda kalacağını sanıyor. O sıkı sıkıya sarıldığı felsefenin, asıl sahibine bile başarı sağlamadığını bilmiyor.
Uykudan uyanmasına az kaldı…
Ama ne yazık ki iş işten geçmiş olacak. Bugün ona pembe tablolar çizen, paylaşım sofrasına kurulan ekip üyeleri ile dört duvar arasında karavana kaşıklarken, Makyavel’in ilkelerinin Yüce Türk Adaletinden daha üstün olmadığını anlayacak. Ben ise özellikle o gün eğer yayınlanırsa, Ekspres Gazetesinin manşetini merak ediyorum.
Dedik ya, az kaldı…
En Çok Okunan Haberler