Türk Büyükleri, Uğur Mumcu ve Köy enstitülü Sait Gürpınar a sahip çıkmak mı? Yoksa onları çıkara tercih etmek mi ihanet....
Haber Giriş Tarihi: 09.07.2010 22:46
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
adaninsesi.com
Kuşadası şehir merkezinde, belediye düğün salonunun olduğu alandaki park birkaç ayrı bölümden oluşuyor.Bir ismi, Atatürkçü, laik, demokrat, “Köy Enstitülü Sait Gürpınar parkı.” İkincisi basın şehidi, yurtsever, demokrat “Uğur Mumcu ve Basın Şehitleri Parkı.” Türkiye Cumhuriyetinin aydınlanmasında meşale olan isimlerin büstlerinin yer aldığı “Türk Büyükleri Parkı.” Hepside birbirini tamamlayan, birbiriyle bütünleşen isimler.
Bu parklar her gün düğün, nikah, nişan için gelen yüzlerce insanın geçtiği yolda bulunuyor.
O da yetmedi, Kuşadası’nda binlerce öğrenciye rehberlik etmiş emekli öğretmenlerin örgütlendiği derneğin kapısının önü…
Bunlarda yetmediyse, bu parklara Türk Demokrasisinin vazgeçilmez partileri CHP, DP , DSP ve MHP’nin kapılarının açıldığı yerler.
Okul döneminde her gün yüzlerce ilk öğretim çocuğunun geçtiği bir yol olduğunu da unutmamak gerekir…
Tabi ki bu parkların yanı başındaki Belediye Binasını saymak gerek…
Peki bu değerlerin isimlerin yer aldığı, bunca stratejik öneme sahip parklar aynı değerde mi?
Onların manevi değerlerine uygun mu?
Ne yazık ki değil…
Bu parklar açık Fuhuş pazarı.
Bunu Kuşadası’nda yediden yetmişe herkes biliyor.
Birilerinin göz yumduğu, nemalandığı, görmezden geldiği fuhuş pazarı.
Park içindeki yeşil alanlara yayılan masa sandalyeleri, falcı kadınları, şarapçıları unutmamak gerek…
Şimdi buna birde motosiklet otoparkı eklendi.
Önüne gelen parkın içine motosikletini park ediyor.
Vatandaşın oksijen alması, stresini atması, çocukların trafikten, şehir gürültüsünden uzak oynayabilmeleri için yapılan parklar Fahişelerin, şarapçıların, serserilerin, motosiklet sürücülerinin emrine tahsis edilmiş.
Her söylemlerinde mangalda kül bırakmayan yetkili makamdakiler, atalarının mirasına işte böyle sahip çıkıyor.
Türkiye Cumhuriyetinin aydınlanması için ömür tüketenlerin heykelleri önünde yapılan rezaletlere, fuhuş pazarlıklarına göz yumarak; kendilerine o makamları sağlayan, Cumhuriyete hayatlarını adayanlara ne kadar saygı gösterdiklerini gösteriyor.
Onlara sorarsanız, kendilerine göre savunmaları var..
Onlarla aynı şeyleri düşünmememiz doğal…
Biz; bize bu Cumhuriyetin temellerini kuran; Laik, demokratik, çağdaş ülkenin geleceğini şekillendirenlere saygı duyarız, minnet duyarız… Onlar ise bunu sağlayanlardan siyasal, ekonomik, makam olarak nasıl nemalanırız diye düşünürler.
Biz; her biri başka bir değer olan isimlerin önünde saygı ile eğilirken, ülkenin geleceğine verdikleri emeği, değeri sonsuz bir paha ile ölçerken; onlar makam ve mevkileri veya çıkarlarının getirisine göre değerlendiriyor.
İşte bizi ayıran farklılık bu. Biz o parkta isimleri bulunanların tümünü saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Sahipleniyoruz.
Onlar ise…
Her heykelin, anıtın önünde pazarlık yapacak fahişeden gelecek gelir; bankta yatacak serseriden umut; motosikletini park ettiğinde bu utanca ortak edenleri susturmalarından medet umuyorlar.
Ve bunları yazdığımız, konuştuğumuz için utanmadan, sıkılmadan, yüzleri kızarmadan bizi ihanetle suçluyorlar…
Eğer bunları dile getirmek, fuhuş bezirganlarına, uyuşturucu tacirlerine, kentin yağmalanmasına tepki göstermek, Uğur Mumcu’ya, Muazzez İlmiye Çığ, Refik Saydam, Mahmut Esat Bozkurt, İsmail Hakkı Tonguç, Hıvzı Veldet Velidedeoğlu, Nusret Fişek, Cahit Arf, Jale İnan,Behçet Uz, Pertev Naili Boratav, Abdullah Kızılırmak, Arif Müfit Mansel, Ekrem Akurgal, Ali Erdemir, Adnan Saygun, Hasan Ali Yücel ve diğer aydınlanmacı Türk Büyüklerine sahip çıkmak ihanetse, bu ihaneti kabullenerek sürdüreceğiz.
Onların çıkar çarklarına su taşımayacak, bu ülkenin, Kuşadası'nın geleceğine sahip çıkarak ihanete(!) devam edeceğiz..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Hangisi İhanet!
Türk Büyükleri, Uğur Mumcu ve Köy enstitülü Sait Gürpınar a sahip çıkmak mı? Yoksa onları çıkara tercih etmek mi ihanet....
Kuşadası şehir merkezinde, belediye düğün salonunun olduğu alandaki park birkaç ayrı bölümden oluşuyor.Bir ismi, Atatürkçü, laik, demokrat, “Köy Enstitülü Sait Gürpınar parkı.” İkincisi basın şehidi, yurtsever, demokrat “Uğur Mumcu ve Basın Şehitleri Parkı.” Türkiye Cumhuriyetinin aydınlanmasında meşale olan isimlerin büstlerinin yer aldığı “Türk Büyükleri Parkı.” Hepside birbirini tamamlayan, birbiriyle bütünleşen isimler.
Bu parklar her gün düğün, nikah, nişan için gelen yüzlerce insanın geçtiği yolda bulunuyor.
O da yetmedi, Kuşadası’nda binlerce öğrenciye rehberlik etmiş emekli öğretmenlerin örgütlendiği derneğin kapısının önü…
Bunlarda yetmediyse, bu parklara Türk Demokrasisinin vazgeçilmez partileri CHP, DP , DSP ve MHP’nin kapılarının açıldığı yerler.
Okul döneminde her gün yüzlerce ilk öğretim çocuğunun geçtiği bir yol olduğunu da unutmamak gerekir…
Tabi ki bu parkların yanı başındaki Belediye Binasını saymak gerek…
Peki bu değerlerin isimlerin yer aldığı, bunca stratejik öneme sahip parklar aynı değerde mi?
Onların manevi değerlerine uygun mu?
Ne yazık ki değil…
Bu parklar açık Fuhuş pazarı.
Bunu Kuşadası’nda yediden yetmişe herkes biliyor.
Birilerinin göz yumduğu, nemalandığı, görmezden geldiği fuhuş pazarı.
Park içindeki yeşil alanlara yayılan masa sandalyeleri, falcı kadınları, şarapçıları unutmamak gerek…
Şimdi buna birde motosiklet otoparkı eklendi.
Önüne gelen parkın içine motosikletini park ediyor.
Vatandaşın oksijen alması, stresini atması, çocukların trafikten, şehir gürültüsünden uzak oynayabilmeleri için yapılan parklar Fahişelerin, şarapçıların, serserilerin, motosiklet sürücülerinin emrine tahsis edilmiş.
Her söylemlerinde mangalda kül bırakmayan yetkili makamdakiler, atalarının mirasına işte böyle sahip çıkıyor.
Türkiye Cumhuriyetinin aydınlanması için ömür tüketenlerin heykelleri önünde yapılan rezaletlere, fuhuş pazarlıklarına göz yumarak; kendilerine o makamları sağlayan, Cumhuriyete hayatlarını adayanlara ne kadar saygı gösterdiklerini gösteriyor.
Onlara sorarsanız, kendilerine göre savunmaları var..
Onlarla aynı şeyleri düşünmememiz doğal…
Biz; bize bu Cumhuriyetin temellerini kuran; Laik, demokratik, çağdaş ülkenin geleceğini şekillendirenlere saygı duyarız, minnet duyarız… Onlar ise bunu sağlayanlardan siyasal, ekonomik, makam olarak nasıl nemalanırız diye düşünürler.
Biz; her biri başka bir değer olan isimlerin önünde saygı ile eğilirken, ülkenin geleceğine verdikleri emeği, değeri sonsuz bir paha ile ölçerken; onlar makam ve mevkileri veya çıkarlarının getirisine göre değerlendiriyor.
İşte bizi ayıran farklılık bu. Biz o parkta isimleri bulunanların tümünü saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Sahipleniyoruz.
Onlar ise…
Her heykelin, anıtın önünde pazarlık yapacak fahişeden gelecek gelir; bankta yatacak serseriden umut; motosikletini park ettiğinde bu utanca ortak edenleri susturmalarından medet umuyorlar.
Ve bunları yazdığımız, konuştuğumuz için utanmadan, sıkılmadan, yüzleri kızarmadan bizi ihanetle suçluyorlar…
Eğer bunları dile getirmek, fuhuş bezirganlarına, uyuşturucu tacirlerine, kentin yağmalanmasına tepki göstermek, Uğur Mumcu’ya, Muazzez İlmiye Çığ, Refik Saydam, Mahmut Esat Bozkurt, İsmail Hakkı Tonguç, Hıvzı Veldet Velidedeoğlu, Nusret Fişek, Cahit Arf, Jale İnan,Behçet Uz, Pertev Naili Boratav, Abdullah Kızılırmak, Arif Müfit Mansel, Ekrem Akurgal, Ali Erdemir, Adnan Saygun, Hasan Ali Yücel ve diğer aydınlanmacı Türk Büyüklerine sahip çıkmak ihanetse, bu ihaneti kabullenerek sürdüreceğiz.
Onların çıkar çarklarına su taşımayacak, bu ülkenin, Kuşadası'nın geleceğine sahip çıkarak ihanete(!) devam edeceğiz..Bunu böyle bilsinler…
En Çok Okunan Haberler