Yazılarım nedeniyle benim değil eşimin savcılığa şikayet edilmesi, çocuklarımın cezalandırılması, ekmeğimle oynanması, basın tetikçilerinin ahlaksız saldırıları, hakkımda üretilen insanlık dışı senaryolar beni yıldırmaz.Beklediğim tek bir şey var; DOSTLUKTA DÜŞMANLIKTA MERTÇE OLSUN..
Haber Giriş Tarihi: 30.09.2011 23:54
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
adaninsesi.com
Latif SANSÜR Kuşadası’nın
sözde Sosyal Demokrat belediye başkanı Esat Altungün seçildiğinde kendini
yasaların üstünde gördü. Başkan seçilenlerin derebeyi gibi davranabileceğini
sandı. Yasaları, hukuku, yargıyı tanımadığını bir çok davranışıyla gösterdi.
Hiç kimsenin hesap sormayacağını, bedel ödemeyeceğini hesapladı, yanıldı. Ve
işte hesap dönemi başladı. Kefiliyim dediği yardımcısı, sırdaşı Erdoğan Uyan
ile birlikte yargı önüne çıkacak.
Geçtiğimiz
yıl Temmuz ayında, bir Cuma günü mesai saati bitmeden hemen önce eşim aradı,
suların akmadığını baktığında ise saatin sökülerek götürüldüğünü söyledi.
Belediyeyi aradığımda, suyun borcum nedeniyle kesildiği ve pazartesi günü ödeme
yapmam halinde suyun açılacağı söylendi. Böylece üç gün boyunca susuz
bırakılarak çocuklarımla cezalandırıldık. Sonradan öğrendik ki talimatı Esat
Altungün'ün bilgisi dahilinde Erdoğan Uyan vermiş.
Onlar benim susacağımı,
sineceğimi sanıyorlardı. Yanıldılar. Hakkımı aradım, İçişleri bakanlığına
başvurdum. Müfettişler geldi. İnceleme yaptılar, ifadeler aldılar ve bir rapor
hazırlayıp İçişleri Bakanına sundular. Raporda Kuşadası belediyesini yöneten
zihniyet ortaya çıktı. Keyfi uygulama, ben yaptım oldu mantığı belgelendi.
Birilerinin kendini Derebeyi sandığı ortaya çıktı.
İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin imzasıyla gönderilen yazıda bana ve aileme karşı nasıl
bir haksızlık yapıldığı sıralandı. Su kesme işleminde su vanasına aparat
takılırken, bizim su sayacı sökülerek götürülmüş. O tarihte 6 Aydır hiçbir
abonenin suyu kesilmezken, bizim sayaç
sökülmüş. Bizim cezalandırıldığımız tarihte Kuşadası Belediyesine 2971 abonenin su
borcu bulunuyordu, hiç birine işlem yapılmamış. Abone ile belediye arasında imzalanan
sözleşmeye uyulmamış. Saatin sökülerek götürülmesi emrini belediye başkanının
sırdaşı, arkadaşı, danışmanı şu anda ihaleye fesat karıştırma suçlamasıyla
cezaevinde olan Erdoğan Uyan vermiş. Bütün bu tespitler üzerine Bakan "Latif
Sansür’ün eşine ait suyunun kesilmesinden Kuşadası Belediye Başkanının da
haberdar olduğu, uygulamanın keyfi olduğu, diğer su abonelerinden farklı bir
uygulamanın gerçekleştirilerek abonenin suyunun hukuka aykırı olarak kesildiği
anlaşıldığından olayda sorumluluğu bulunan belediye başkanı Esat Altungün ile
yardımcısı ve sosyal işler sorumlusu Erdoğan Uyan hakkında soruşturma izni
verilmesine karar verildi” dedi. İlçe belediye başkanları ağır cezada
yargılandığı için şimdi mahkemede hesaplaşacağız.
Esat
Altungün ile Uyan beni sindireceklerini, susturacaklarını sandı. Akıl hocalarının
verdiği taktiği vicdanları hiç sızlamadan uyguladılar.Ailemin yaz ortasında üç
gün susuz kalması muhtemelen onları mutlu etti. Sevindiler, gururlandılar,
nasılda suyunu kestik,cezalandırdık diye böbürlendiler. Kendi çocuklarını
gözlerinin önüne getirmediler. Benim suçumun(!) cezasını çocuklarıma ödettiler.
Aslında bu ilk değildi. Benim yazdığım bir yazı yüzünden ev hanımı olan eşimi
savcılığa şikayet etme erdemini göstermişlerdi.
Peki suçum
neydi?
Ne yaptım
ki onlara?
Onları
uyarmaktan, yaptıkları yanlışlara karşı çıkmaktan, tüyü bitmemiş yetimin
hakkını savunmaktan başka ne yaptım ki?
Yaşadığım
kente, ekmeğini yediğim Kuşadası'na sahip çıkma suçunu işledim. Birileri
ihalelere fesat karıştırırken, usulsüzlük yaparken, yandaşlara kentin
kaynaklarını peşkeş çekerken susmadım. Sinmedim. Başka Esat Altungün olmak
üzere beceriksizliklerini, iş bilmezliklerini haykırdım Bu kente zarar
veriyorsunuz, yazıktır dedim. Karşılarında başım dik, alnımda hiç bir leke
olmadan durdum. Gözlerinin içine baka baka, delikanlı gibi, erkekçe ve mertçe
kamuoyunun önünde haykırdım söyleyeceklerimi.
Onlar ise
savunacakları bir şey olmadığı için karşıma çıkma bana cevap verme yerine üç
küçük çocuk ile eşimi cezalandırmayı yeğlediler.
Ama yanıldılar. Onlar çocuklarımı
cezalandırdıklarını düşünürken, çocuklarım çok önemli bir deneyim kazandı. "Makam ve mevkinin insanı insan
yapmadığını. İnsanlığın yürekte
olduğunu" öğrendi.
Bana
gelince..
Beni başta
Esat Altungün ile Derin Belediye Örgütü çok iyi tanır. İnandığım yoldan bedeli
ne olursa olsun dönmediğimi bilir. Eşimin savcılığa şikayet edilmesi,
çocuklarımın cezalandırılması, ekmeğimle oynanması, basın tetikçilerinin
ahlaksız saldırıları, hakkımda üretilen insanlık dışı senaryolar beni
yıldırmaz.Beklediğim tek bir şey var;DOSTLUKTA DÜŞMANLIKTA MERTÇE OLSUN..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
BİR ADIM BİLE GERİ ÇEKİLMEK YOK..!
Yazılarım nedeniyle benim değil eşimin savcılığa şikayet edilmesi, çocuklarımın cezalandırılması, ekmeğimle oynanması, basın tetikçilerinin ahlaksız saldırıları, hakkımda üretilen insanlık dışı senaryolar beni yıldırmaz.Beklediğim tek bir şey var; DOSTLUKTA DÜŞMANLIKTA MERTÇE OLSUN..
Latif SANSÜR Kuşadası’nın sözde Sosyal Demokrat belediye başkanı Esat Altungün seçildiğinde kendini yasaların üstünde gördü. Başkan seçilenlerin derebeyi gibi davranabileceğini sandı. Yasaları, hukuku, yargıyı tanımadığını bir çok davranışıyla gösterdi. Hiç kimsenin hesap sormayacağını, bedel ödemeyeceğini hesapladı, yanıldı. Ve işte hesap dönemi başladı. Kefiliyim dediği yardımcısı, sırdaşı Erdoğan Uyan ile birlikte yargı önüne çıkacak.
Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında, bir Cuma günü mesai saati bitmeden hemen önce eşim aradı, suların akmadığını baktığında ise saatin sökülerek götürüldüğünü söyledi. Belediyeyi aradığımda, suyun borcum nedeniyle kesildiği ve pazartesi günü ödeme yapmam halinde suyun açılacağı söylendi. Böylece üç gün boyunca susuz bırakılarak çocuklarımla cezalandırıldık. Sonradan öğrendik ki talimatı Esat Altungün'ün bilgisi dahilinde Erdoğan Uyan vermiş.
Onlar benim susacağımı, sineceğimi sanıyorlardı. Yanıldılar. Hakkımı aradım, İçişleri bakanlığına başvurdum. Müfettişler geldi. İnceleme yaptılar, ifadeler aldılar ve bir rapor hazırlayıp İçişleri Bakanına sundular. Raporda Kuşadası belediyesini yöneten zihniyet ortaya çıktı. Keyfi uygulama, ben yaptım oldu mantığı belgelendi. Birilerinin kendini Derebeyi sandığı ortaya çıktı.
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin imzasıyla gönderilen yazıda bana ve aileme karşı nasıl bir haksızlık yapıldığı sıralandı. Su kesme işleminde su vanasına aparat takılırken, bizim su sayacı sökülerek götürülmüş. O tarihte 6 Aydır hiçbir abonenin suyu kesilmezken, bizim sayaç sökülmüş. Bizim cezalandırıldığımız tarihte Kuşadası Belediyesine 2971 abonenin su borcu bulunuyordu, hiç birine işlem yapılmamış. Abone ile belediye arasında imzalanan sözleşmeye uyulmamış. Saatin sökülerek götürülmesi emrini belediye başkanının sırdaşı, arkadaşı, danışmanı şu anda ihaleye fesat karıştırma suçlamasıyla cezaevinde olan Erdoğan Uyan vermiş. Bütün bu tespitler üzerine Bakan "Latif Sansür’ün eşine ait suyunun kesilmesinden Kuşadası Belediye Başkanının da haberdar olduğu, uygulamanın keyfi olduğu, diğer su abonelerinden farklı bir uygulamanın gerçekleştirilerek abonenin suyunun hukuka aykırı olarak kesildiği anlaşıldığından olayda sorumluluğu bulunan belediye başkanı Esat Altungün ile yardımcısı ve sosyal işler sorumlusu Erdoğan Uyan hakkında soruşturma izni verilmesine karar verildi” dedi. İlçe belediye başkanları ağır cezada yargılandığı için şimdi mahkemede hesaplaşacağız.
Esat Altungün ile Uyan beni sindireceklerini, susturacaklarını sandı. Akıl hocalarının verdiği taktiği vicdanları hiç sızlamadan uyguladılar.Ailemin yaz ortasında üç gün susuz kalması muhtemelen onları mutlu etti. Sevindiler, gururlandılar, nasılda suyunu kestik,cezalandırdık diye böbürlendiler. Kendi çocuklarını gözlerinin önüne getirmediler. Benim suçumun(!) cezasını çocuklarıma ödettiler. Aslında bu ilk değildi. Benim yazdığım bir yazı yüzünden ev hanımı olan eşimi savcılığa şikayet etme erdemini göstermişlerdi.
Peki suçum neydi?
Ne yaptım ki onlara?
Onları uyarmaktan, yaptıkları yanlışlara karşı çıkmaktan, tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunmaktan başka ne yaptım ki?
Yaşadığım kente, ekmeğini yediğim Kuşadası'na sahip çıkma suçunu işledim. Birileri ihalelere fesat karıştırırken, usulsüzlük yaparken, yandaşlara kentin kaynaklarını peşkeş çekerken susmadım. Sinmedim. Başka Esat Altungün olmak üzere beceriksizliklerini, iş bilmezliklerini haykırdım Bu kente zarar veriyorsunuz, yazıktır dedim. Karşılarında başım dik, alnımda hiç bir leke olmadan durdum. Gözlerinin içine baka baka, delikanlı gibi, erkekçe ve mertçe kamuoyunun önünde haykırdım söyleyeceklerimi.
Onlar ise savunacakları bir şey olmadığı için karşıma çıkma bana cevap verme yerine üç küçük çocuk ile eşimi cezalandırmayı yeğlediler. Ama yanıldılar. Onlar çocuklarımı cezalandırdıklarını düşünürken, çocuklarım çok önemli bir deneyim kazandı. "Makam ve mevkinin insanı insan yapmadığını. İnsanlığın yürekte olduğunu" öğrendi.
Bana gelince..
Beni başta Esat Altungün ile Derin Belediye Örgütü çok iyi tanır. İnandığım yoldan bedeli ne olursa olsun dönmediğimi bilir. Eşimin savcılığa şikayet edilmesi, çocuklarımın cezalandırılması, ekmeğimle oynanması, basın tetikçilerinin ahlaksız saldırıları, hakkımda üretilen insanlık dışı senaryolar beni yıldırmaz.Beklediğim tek bir şey var;DOSTLUKTA DÜŞMANLIKTA MERTÇE OLSUN..
Sizce çok şey mi istiyorum...
En Çok Okunan Haberler