Bir önceki dönem Belediyesinde dönen dolapları yazmaya karar verdiğimde, nelerle karşılaşabileceğimi tahmin ediyordum.

“Tehdit edecekler. 
En aşağılık şekilde saldıracaklar.
Seviye, sınır tanımayacaklar.
Kaba kuvvete başvuracaklar.
Beni susturmak için,ellerinden geleni yapacaklar.
Bunları biliyorum ve bilerek yola çıkıyorum”dedim.

 Ve yanılmadım.

Daha ilk yazıdan sonra sosyal medyada saldırıya başladılar.

Sokakta, dost meclislerinde atıp tuttular.

Üçüncü sınıf mafya edalarıyla haddimi bildireceklerini yazdılar.

Küfür, hakaret, tehdit  sıraladılar.

Klasik yöntemlerini uygulayıp hep birlikte aleyhimde kampanya başlattılar.

Aşağılık iftiralar, yalanlara sığındılar.

Seviyelerini bildiğim için umursamadım bile..

Benim ise onlara bir çift sözüm olacak.

Size karşı olan bir çok kişiye uyguladığınız bu seviyesiz, ahlaksız saldırılarınızı benim için de defalarca denediniz.

Hatta bir dönem ilçenin Emniyet müdürünün, Kaymakamının desteğini bile aldınız,

yine başaramadınız.

Aşağılık senaryolar hazırladınız, hedef gösterdiniz, özel gazeteler yayınladınız.

Bana pisliğinizden bir damla, küçük bir leke bulaştıramadınız.

Kısacası, bu filmi daha önce defalarca gördüm.

Artık tehditleri eyleme dönüştürdüğünüzü biliyorum.

Ama, tehditlere papuç bırakmadığımı da en iyi siz biliyorsunuz.

Klasik bir söz olacak, ama “Allahın verdiği bir canım var.”

 Ben BELGELERİYLE çevirdiğiniz dolapları yazarken;

Bana düzeysiz saldırmayı, çamur atmayı bırakın.

Kendinizi nasıl aklayacağınızı düşünün.

Benimle ilgili elinizde, şebekenizde, arkanızdaki karanlık güçlerde ne varsa BELGELİ OLMASI  KOŞULUYLA yazmazsanız şerefsizsiniz.

Kuşadası Kamuoyuna söz verdim.

Yapılan hırsızlıkları, vurgunları, talanları, peşkeşleri yazmaya devam edeceğim.

Bu ülkede, Kuşadası’nda namuslu savcıların, hakimlerin olduğuna inanıyorum.

Benim yazdıklarımın gereğini yerine getirmelerini istiyor, bekliyorum.