Hükümet kurma çalışmalarında, ayakkabı kutuları, pahalı saatler, kasalarla anılan dört eski bakan hakkında dosyalar başta olmak üzere, bir çok şaibeli konunun  yeniden incelenmesi koşulu sık sık dile getiriliyor. Bence yetmez. Eğer bir temizlik, hesap sorma olacaksa, kuşku duyulan il ve ilçeler de buna dahil edilmeli. Hem de hiçbir parti ayırımı yapılmadan.

Örneğin Kuşadası protokole dahil edilmeli. Bir önceki dönem AKP destekli CHP’li Belediye yönetiminin, tüm iş ve işlemleri mercek altına alınmalı. Esat Altungün yönetimine ortak olan, yargının müdahalesini engelleyen, neredeyse hep aynı müfettişlerin görevlendirilmesini sağlayan AKP’nin rolü dosyalara girmeli.

Polisin tüm evraklarına el koyduğu Kamek dosyası zaman aşımına bırakılmadan, ivedilikle sonuçlandırılmalı. Dosyaların güvenilir, tarafsız, etki altında kalmayacak bilirkişilerce incelenmesi ve yargıya gönderilmesi gerekiyor.

Ulusal basında defalarca yer alan, dönemin trilyonlarının yasalara aykırı ödendiği öne sürülen Universal dosyası da yeniden incelenmeli.

Tüm festival, konser, etkinlik dosyaları tek tek ele alınmalı. Sanatçılara ödenen paralardan, Pankart, ışık, ses düzeni, matbaa baskı işlerine kadar tüm ödemeler detaylıca kurcalanmalı.

İmar işleri ise ayrı bir dosya oluşturmalı. Son beş yılda servetlerine servet katan, birbirinden büyük, ama bir o kadar da tartışmalı projelere imza atan, Ege Mahallesi başta olmak üzere ilçeyi parselleyen müteahhitler ile Belediye yönetiminin ilişkileri mercek altına alınmalı.  Seçime altı ay kala neredeyse son 20 yılda verilen ruhsatların toplamından daha fazla imar izninin ne karşılığı, kimlere nasıl verildiği de sorgulanmalı.

Seçime aylar kala Kapalı Pazaryeri, Atatürk anıtının etrafı gibi ihalelerin yangından mal kaçırır gibi neden yapıldığı da ele alınmalı. Haa, bu arada Nazilli Pazarı asla unutulmamalı.

Avrupa Birliği Hibeleri veya İller Bankası olanaklarıyla yapılması son aşamaya gelmesine rağmen, Arıtma tesisi için Japon Yeni üzerinden trilyonlarca lira borçlanmanın nedenleri titizlikle incelenmeli.   

Kuşadası’nı Çin Seddi gibi ortadan bölen, ilçenin kalbine bir hançer gibi saplanan köprülü kavşaklar konusunda Belediye yönetiminin ne karşılığı onay verdiği, neden sessiz kaldığı araştırılmalı.

AKP iktidarının 13 yıl boyunca  CHP’li Belediyelerin ensesinde boza pişirirken, Kuşadası’na 5 yıl boyunca neden ayrıcalık tanıdığı ayrıca incelenmeli.

Seçimler öncesi uçan kuşa borcu olduğu bilinen dönemin Belediye Başkanının bu günkü servetine şöyle bir bakılmalı. Kuşadası tarihinde, görevi bıraktıktan sonra korumayla gezen ilk Belediye Başkanı olan Esat Altungün’ne bunun nedeni sorulmalı.  

Kuşadası ile ilgili kamuoyunda konuşulan, bazıları basın yayın organlarında defalarca yer alan, buna karşın hiçbir işlem yapılmayan konular küçük bir bölümü bunlar. Ben, bu ve incelendiğinde bunlardan çok daha fazlasının ortaya çıkacağına inandığım konular nedeniyle Kuşadası’nın protokole girmesi gerektiğine inanıyorum.

Sizce haksız mıyım?